Tüm insanlığa rehber olan kurtuluş mücadelesi destanımızın ve Cumhuriyetimizin yegane mimarı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ölümünün 73. yıl dönümünde, saygı ve sevgiyle anıyoruz.
Cumhuriyet'in ilanıyla Türk insanına çağdaş uygarlığın kapılarını açan Atatürk, barışçı kimliği, liderlik yeteneği, üstün kişiliği, hedefleri ve öngörüleriyle yaşadığı yüzyıla yön veren en büyük devlet adamıdır.
Ulu Önder Atatürk'ün idealleri günümüzde hala sıcaklığını korumakta ve Türk gençliğinin belleğinde gençliğe verdiği önem yatmaktadır. Türk gençliği birinci vazifesinin bilinciyle Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa edecektir.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Türk Milleti, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ideal ve hedeflerine Kurtuluş Savaşı ruh ve inancıyla bağlıdır ve dünya durdukça bu durum değişmeyecektir. Büyük Önder'in ebediyete uğurlanışının 73. yıl dönümünü, milletçe canımızdan aziz bildiğimiz şanlı bayrağımız ve kutsal vatanımız ve Cumhuriyetimize her zamankinden daha çok sahip çıkarak andığımız Cumhuriyetimizin Kurucusu, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, kahraman silah arkadaşlarını ve bu toprakları vatan yapan aziz şehitlerimizi; rahmet, saygı ve minnetle anıyoruz.
Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi sırasında, zaferden sonra hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920′den beri Türkiye’yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, millî egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada “Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” deniliyordu. Bu, yeni rejimin ilân edilmemiş bir cumhuriyet olduğunu gösteriyordu.
Cumhuriyetin ilânının önündeki en büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922′de saltanatın kaldırılmasıyla bu engel aşıldı.
Millî Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında tarihî bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı (l Nisan 1923). Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması’nı onayladı. Böylece millî bağımsızlık tam olarak gerçekleşmiş oldu.
23 Nisan 1920′de Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı sırada yeni Türk devletinin adı henüz konulmamıştı. Hükümet, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da yapıyordu. Bu sistem içinde devlet başkanlığı boş görünüyordu. Şimdi, yürürlükte olan siyasî rejime uygun devlet şeklini bulmak zorunlu hâle gelmişti. Millî Mücadele Dönemi’ndeki, olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi de artık işlemez olmuştu. Bu sistemde, Bakanlar Kurulunun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapılırdı. Bu durum ise hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.
25 Ekim 1923′te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına “Yarın cumhuriyeti ilân edeceğiz.” diyerek fikrini açıkladı. O gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir.” hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM’de yapılan konuşmalardan sonra cumhuriyetin ilânı kabul edildi. “Yaşasın cumhuriyet!” sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet ilân edildi (29 Ekim 1923).
Bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Paşa, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Mustafa Kemal, yaptığı konuşmasını “Türkiye Cumhuriyeti mesut, başarılı ve muzaffer olacaktır.” sözü ile bitirdi. Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi. Devlet başkanlığı konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi. Buna göre; cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, meclis hükümeti sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu. İlk hükümeti kurmakla İsmet Paşa görevlendirilmişti. Böylece Türk Milleti’nin tarihinde yeni bir devir açılıyordu.